24 Ocak 2008 Perşembe

İtiraf

Dostlarım, uzun zamandır yanlızım. Biliyorum yanlız değil yalnız olacak ama ben de bir yerlerde yanılmış olamaz mıyım? Belki de yanıldığım için yalnızımdır, o yüzden yanlızım ben, doğrusu bu.

18 Ocak 2008 Cuma

Cümle Arası Anekdotlar-1

Geçenlerde yolda Fazıl Say gördüm.
”İnsan yolda Fazıl Say görür mü?” demeyin, gördüm işte.
Hem de ücra bir mekânda; arka sokaklardan birinde bulunan bir pazarda.
Şaşırmadım desem yalan olur.
Evet ben bir yalancıyım, şaşırmadım.
Neler görmedim ki orda?
Kalabalığa karışmış birçok teyze.
Sol taraftaki dükkânda gözleme yiyen göbekli, göbeksiz daha daha teyzeler.
Onlardan tiksinirken gördüm Fazıl Say’ı. Karşımdan geliyordu, beni tanımadı.
Ben de kendimi açık etmeyi sevmem zaten, iyi oldu böylesi.
Ama yine de emin olamadım işte; emin olmak istedim, peşine takıldım.
Eğer o Fazıl Say ise beni bu ücra mekândan kurtarıp sanatın kucağına götürecektir diye düşündüm.
Zaten İstanbul’da olsak onun Fazıl olduğuna siksen inanmazdım.
Ankara olunca daha bi inanasım geldi.
Ankara daha bi sanatsal kentmiş gibime geliyor.

2 Ocak 2008 Çarşamba

Tombala

Bir üslup kaygısının kayganlığında yapıyoruz hayatla dansımızı. Ne çıkarsa bahtımıza deyip, bilinçaltımızda ki tombala poşetine daldırıyoruz elimizi. Hep kayıklara bindirilip okyanusun ortasına yollanan kayıp bir kuşak arıyoruz, ezilen, tutunamayan. Kurşun kalemi bitince defterine kırmızı kalemle yazmak zorunda olan ilkokul çocuğunun, tükenmez kalemi tanımamış çaresizliğine acıyoruz. Birinci çinko diyoruz…
Mutluyuz, ilk çinkoyu biz yaptık, bugün yılbaşı ya da yılsonu. Piyango biletini kontrol ederken hep amortiden başlayıp yukarılara doğru çıkıyoruz. Yeterli bir ikramiye çıkmışsa daha yukarılara bakma lüzumu görmüyoruz. Televizyonda güzel bir dansöz de varsa ne ala. Üç boyutlu gözlüklerimiz gömleğimizin cebinde, hemen alıp takıyoruz, şimdi frekanslara daha yakınız, farkındayız… Daha başka neler var acaba diye kontrol ediyoruz bilinçaltımızda ki torbayı. Kokluyoruz. Erguvan kokuyor ama erguvanın kokusunu bilmiyoruz, onu sadece şiir kitaplarında okumuş oluyoruz. Böyle bir kokunun gerçekliği ilgilendirmiyor bizi. Lağım kokuyor bizim gerçekliğimiz, ebedi bir edebi hezeyan. Geçecek bunlar biliyoruz. İkinci çinko işte. Yüzümüz bile güldü be daha ne olsun. Zaten 5 biletten birine de amorti çıktı. Bu güzel bir haber, önümüzdeki yüzyıl güzel geçecek.
Tombala mı? Onu başkası yapsın. İki çinko bize yeter.. Artık vakit tamam gitmemiz lazım.