31 Mart 2010 Çarşamba

Rüya Yorumu - Jim Jarmusch

Rüyada Jim Jarmusch görmek yakın bir zamanda mutluluğa ulaşacağınızı, bu mutlulukla yetinmeyip daha da farklı şeyler deneyeceğinizi gösterir. Kimi zaman da rüyada Jarmusch görmek düşük bütçe ile aile geçiminizi sağlayacağınızı, açlık sınırında bağımsızlığınızı ilan edeceğinizi gösterir. Bazı durumlarda ise Jarmusch görmek sevdiğiniz bir yakınınızı göreceğinizi ya da o yakınınızın aslında yakınınız olmadığını öğreneceğinize de dalalettir. Rüyada Jarmusch görmek bazı durumlarda da sağlık, bolluk, orta metraj bir hayat ve hayata film look ile bakacağınıza dalalettir. Filmlerinizde alan derinliğini azaltıp, yalan derinliğinizi arttıracağınıza, kısa çöp çekenin ilk ölmeyeceği olacağına, şişman olanın duyarsız olacağına, gözlüklü bir anti-kahraman yaratabileceğinize, 5+1 ses sistemine, 2 çarpı 2 = 4 yalanına ve Dostoyevski'nin kankalığı mertebisine dalalettir. Aynı zamanda rüyada Jarmusch görmek boş cd lerinizin dolacağına, kumandanın pilinin azalıp kanalları zorla zaplayacağınıza, buzdolabının çalışma sesine alışacağınıza, 2GB'lık flash belleğinizin kaybolacağına, kentin telefon rehberinde arayacak tanıdık bulamamaya, doğalgaz kesintisine, güçlü rüzgar esintisine, enseye berberin şakayla karışık vuracağına, gazozu ağızla açmaya, asiti kaçmış kolayı içmeye, dolapta kalmış iki günlük sebze yemeğini yemek zorunda olmaya, faresiz bilgisayar kullanmak zorunda kalmaya, sevdiğiniz bir kitabı okumanın içinizden gelmemesine, bir mecliste oturacak sandalye bulamamaya, askerde devre kaybına ve güzel kız sevme ayıbına da dalalettir.

18 Mart 2010 Perşembe

Tehlikeli Oyunlar

Ben oburum albayım: Düşüncelerimin meyvalarını yemek istiyorum, aşkımın meyvalarını yemek istiyorum hemen. Korkuyu yenmek istiyorum. Kalabalık istiyorum. İsteklerle zenginleşilmiyor albayım. Her şey birden bekleniyor: Sigara içiliyor, kahve pişiriliyor, çay pişiriliyor, sokaklarda başıboş dolaşılıyor, her geçenden yardım bekleniyor, sanki işte bu evet bu insan beni kurtaracak, dalgalanan bu etek beni anlayacak, hay allah! karşıya geçti, belki bu yaklaşan etek kurtarır, belki tam bu sırada vasıtalar sıkışır, bin - yüz bin - on yüz bin otomobil önümüzü kapar, saatlerce kaldırımın bu kıyısında dururuz, beklemek önce cesareti kırar, sonra cesaret gelir insana, affedersiniz size bir şey sormak istiyorum, karşıdan karşıya nasıl geçilir acaba? hayır! anlaşmak yüzyıllar sürer böyle, affedersiniz ne kadar güzelsiniz, neden insan bir kelime bir cümle yüzünden kaybediyor? Çok iyi sözler hazırlamıştım güzelliğinizin karşısında unuttum, hava kararıyor, yalnız kurtlar inlerine dönüyor, fakire bir sadaka, siz inanmazsınız ama önünden geçip gittiğiniz dilenciler günde yüzlerce lira kazanıyor, ülkemizin bütün zenginleri böyle adam: oldu, ben merhamet dilencisiyim, kolumda sargılar taşımıyorum, paçavralar içinde gezmiyorum, kimsenin anlamadığı ince metodlarım var, gecekonduda oturuyorum, seviyemin altında yaşıyorum, yüz olabilirken bir oluyorum, sürümden kazanıyorum, bana bak saydam etek! bana bak güzel bacaklar! kiminle konuştuğunun farkında mısın? beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız; ki benden bahsedin, çocuklarınıza beni örnek gösterin, herkes zengin olmak yerine Hikmet olmak istesin, ah bir Hikmetim olsaydı desin, benim ana çizgilerimi öğrenin, sonra 2000 modeli bir Hikmet-çamurlukları büyük arkası şöyle büyük bir Hikmet yaparsınız kendinize göre, kötülüklerimi de unutun, onları ben biliyorum ya yeter, kimseye yararı yok, kötü örnek örnek olamaz, suimisal misal olamaz, bunum anlamı başka, sen anlamazsın ki ince bel!

8 Mart 2010 Pazartesi

KARŞI HAYAT

Çok uzun metraj filmimizin fragmanı geç de olsa burada:

Hayal kırıklıkları içindeki üç adam; Kör, Şair ve Yabancı, birbirlerinden habersiz yaşadıkları yılları göz açıp kapayıncaya kadar bitirmiş ama yine de hayata adapte olamamışlardır. Artık bulundukları zaman diliminde kendilerine kabul ettirebildikleri gerçeklikleriyle yaşamaktadırlar ama çevrelerindekiler onlara hala alışamamıştır. Bir gün ailelerinin dırdırından kurtulmak için bir iş görüşmesine giden adamlar, orada tanışıp beraber yaşamaya karar verirler. Boş bir evde, maddi şeylere ihtiyaç duymadan yaşayan adamlar için zaman, evin içinde bir sürüngen gibi ilerlemektedir. Bir gün evin balkonunda buldukları eski bir kitabın sırıını araştırmak için evden çıktıklarında ise evde sürüngen gibi geçen zamanın dışarıya aynı şekilde davranmadığını görürler; tıpkı yüzyıllar önce Yedi Uyurlar'ın başına gelen gibi. Değişen yeni dünyada, kitabın sırrının peşinde kendi gerçekliklerini sorgulayacaklar ve sonu gelmez bir yolculuğa çıkacaklardır.